10 Eylül 2007 Pazartesi

Hint Mahallesi

Dubai’de ilk olarak yerleştirildiğim şirket evi çok ilginç bir yerde yer alıyor. Binanın ön cephesi aylık kirası tahminen 3000 doların üzerinde, önlerinde lüks arabaların ve ciplerin yer aldığı villalara bakıyor. Arka cephesi ise daire başına 1000 dolarlık kirayı 7-8 kişinin paylaştığı, Hintlilerin ve Pakistanlıların yaşadığı kötü görünümlü bloklara bakıyor. İlginç olan, birbirinden bu kadar farklı iki yaşama alanını ayıran belirgin bir sınır olmayışı. Türkiye’de bir cadde, bir koru, bir otoyol ve çoğu örnekte de yüksek duvarlar bu tip sınırları belirler. Burada villaların bittiği yerde hemen bu bloklar başlıyor.
Dün ve bugün birkaç defa dışarı çıkıp Hintli ve Pakistanlıların yaşadığı yerleri dolaştım. Daha önce özellikle Hintlilere çok fazla yaklaşmamam konusunda uyarılmıştım. Açıkçası açık havada hiçbir şey anlaşılmıyor. Havada muhtemelen okyanustan gelen ve sürekli esen sıcak bir meltem havası var ve bütün kokuları alıp yerinde hafif bir deniz havası bırakıyor. Fakat kapalı bir ortamda durum oldukça farklı bir hal alıyor. Alışık olmadığım ve ne yalan söyleyeyim dayanma gücümü de zorlayan kokularla karşılaştım. En kötüsü ise alışveriş yaptıkları marketlerin durumu. Marketin kapısından girer girmez bu koku insanın suratına çarpmaya başlıyor. Bozulmuş veya çürümüş bir şeylerle sarımsak, soğan ve kokulu baharatların karışımı gibi bir koku bu. Hayır koku markette satılan yiyeceklerden filan gelmiyor, doğrudan insanlardan geliyor. Düzenli olarak temizlendiklerinden şüphem yok. Çünkü yıkanmayan bir insanın kokusu da değil bu. Yedikleri aşırı baharatlı, sarımsaklı ve değişik yağlarla yapılan yemekler vücutlarında kalıcı bir kokuya sebep olmuş olabilir, bilemiyorum. Alışmam gerekenlere bir ek daha.
Henüz Dubai’nin diğer kısımlarını göremedim. Bundan daha iyi manzaralarla karşılaşmayı umuyorum. Göreceğiz.

Hiç yorum yok: